Değerli milletvekilleri; ülkemizin ekonomisini 2002-2019 döneminde makroekonomik veriler açısından genel olarak değerlendirdiğimizde, AK PARTİ Hükûmeti, 2002’de “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” adı altında başlattığı yapısal reformlarda başarısız olmuş. Türkiye ekonomisi konjonktürel dalgalanmalara karşı güçlü bir duruş sergileyememiştir. Yabancı sermaye akımlarının teknolojik dönüşümünü sağlayacak yatırımlar yerine, inşaat gibi geçici istihdam ve büyüme sağlayan sektörlere aktarılması sonucu, sanayi sektörlerinde sermaye gelişimi yeterli seviyeye ulaşamamış.
2003-2007 ve 2009-2014 yılları arasında, iki ayrı küresel genişleme döneminde siyasi iradeye sahip olan AK PARTİ, bu verimli dönemi ekonomideki dönüşümü sağlayacak politikaları gerçekleştirmesi yerine, hızlı büyüme sağlayan ama devamlılığı olmayan inşaat sektörünün gelişiminde kullanmıştır. İstihdam ve üretim ağırlıklı ekonomik program uygulanamamıştır.
Netice itibarıyla, 2018 yılı Ocak-Eylül döneminde 3,7 milyar Türk lirası faiz dışı fazla verilmiş iken, 2019 yılı Ocak-Eylül döneminde 4,3 milyar Türk lirası faiz dışı açık verilmiş. 2019 yılı Ocak-Eylül döneminde bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 oranında artarak 653,8 Türk lirası olmuştur. Bütçe giderleri ise yüzde 22,5 oranında artarak 739,6 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Mızrak çuvala sığmamış, bütçe geliri savurgan harcamalarınızla gideri karşılayamamış, açık verilmiştir. Türkiye ekonomisi 2018’in son çeyreğinde yüzde 3 küçülmeyle karşı karşıya gelmiş, bunu 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2,6 oranında küçülme takip etmiş ve neticesinde ekonomimiz resmen resesyona girmiştir. Bu süreçte ekonomik göstergelerimiz ciddi şekilde bozulmuş, dolar kuru 4,73 seviyelerindeyken önce, 2018 yaz sezonunda aniden yükselmiş, bugün itibarıyla 5,80 seviyelerine gelerek bir yıllık artış yüzde 22 olmuştur. Enflasyon oranı 2018 sonunda yüzde 20,36’ya çıkmış. Bugün TÜİK’e göre yüzde 10,56 olan enflasyon, pazarda yüzde 20 seviyelerinin üzerindedir. İşsizlik ise yüzde 10 seviyelerinden yüzde 14’ün üzerine çıkarak yüzde 40 artış göstermiştir. Son açıklanan verilere göre, bir yılda işsiz sayımız 1 milyon 334 bin kişi artmış, TÜİK’e göre işsiz sayısı 4 milyon 650 bin olsa da gerçek işsiz sayısı 8 milyona çıkmıştır. 506 bin kadınımız bu süre içerisinde işini kaybetmiş, bir sene önceye göre yüzde 10 fakirleşmişiz. Kişi başına düşen millî gelirimiz 8.811 dolara düşmüştür. 2002 yılında vatandaşlarımızın kredi kartı borcu 2 milyar Türk lirası iken bugün 566 milyar Türk lirasına çıkmıştır yani vatandaşlarımızın borcu iktidarınız döneminde 283 kat artmıştır. 2018 yılında ücretlilerden kesilen gelir vergisi tutarı 83,3 milyar Türk lirası, vatandaşın ödediği KDV ve ÖTV’den elde edilen gelir 312,3 milyar olup tüm gelir vergisinin yüzde 51’ini oluşturuyor. Toplam gelir vergilerinin yüzde 63’ü dolaylı vergilerden oluşuyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Fuat Oktay, bütçe sunumunda 2020 yılında merkezî yönetim bütçesi gelirlerinin 2019 yılı gelir hedefine göre yüzde 10,3 artışla 856,6 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 17,5 oranında artışla 784,6 milyar lira, 172 milyar lira da vergi dışı gelirlerden oluşmakta.” demiştir. Evet, arkadaşlar, bu 172 milyarın önemli bir bölümü cezalardan oluşuyor. Deli Dumrul misali “Geçenden 1 akçe, geçmeyenden 5 akçe.” diyerek yine cezalarla vatandaşlarımızın belini bükmeye ant içmişsiniz,sandıkta bunun cevabını alacağınızdan emin olabilirsiniz.
Bu bütçe gelirleri adil değil. Yükü yine vatandaşımızın sırtına yükleyen ceza ve dolaylı vergilerle vatandaşımızı canından bezdiriyorsunuz. Yeter arkadaşlar! Toplumun psikolojisini bozuyorsunuz, intihar olayları bile sizin vicdanınızın sesini duymanıza yetmiyor
Yine, bütçe konuşmasında Sayın Fuat Oktay 2002-2019 Ekim döneminde kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde enflasyonun oldukça üzerinde artışlar sağladıklarını söyleyerek, aile yardım ödeneği dâhil, en düşük memur maaşının 2002 Aralık ayında 392 lira iken 2019 yılı Ekim ayında 3.707 liraya çıkardıklarını ifade ederek artış oranının yüzde 846’ya ulaştığını ifade ettiler. Yani, 2002 yılından 2019 yılına kadar geçen on yedi yılda memurun maaşını yüzde 846 kat artırdınız, öyle mi arkadaşlar? Bir bakalım, memurun maaşının alım gücü baz alındığında bakın, ne yapmışsınız: 2002 yılında memur maaşı 392 lirayken çeyrek altın 32 liraydı. Bir memur 392 liraya 12,25 çeyrek altın alabiliyordu. Şimdi ise 3.707 liraya 8,4 çeyrek altın alabiliyor. Çeyrek altın bugün 444 lira 61 kuruş. Sayın Oktay, bir memurun 12,25 çeyrek altın alması için en az 5.446 lira 47 kuruş maaş veriyor olmanız gerekirdi. Çeyrek altın alım gücüne göre memurun maaşını yüzde 685 düşürmüşsünüz. Görün memuru ne hâle düşürdüğünüzü. Emeklinin, işçinin hâli daha da vahim. Bir de bununla övünüyorsunuz. Elbette, memur da, emekli de, işçi de, esnaf da bu, rakamlarla oyun oynamanızın cevabını sandıkta verecektir.
İhale Kanununda 187 defa değişiklik yaptınız ;
Değerli arkadaşlarım, Kamu İhale Kanunu hakkında size bir gerçekten bahsedeceğim. Sadece son on yedi yılı baz aldığımızda Kamu İhale Kanunu’nda kaç değişiklik yapılmıştır? “10” “20” “30” diye cevap verebilirsiniz. Ben size söyleyeyim: On altı yılda tam 187 kez Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yapılmış. Neden? Çünkü ihaleye göre yasa değiştirdiniz, yandaşlara göre ihale vermek için her ay bir değişiklik yaptınız Kamu İhale Yasası’nda. Bu, tüyü bitmedik yetimlerin hakkını yandaşlara verme çabasıdır. Bu konuda mahir olduğunuzu biliyoruz ama bu bir vebaldir, Allah indinde hesabını veremezsiniz, benden de söylemesi. 2001 yılında 21’inci Cumhuriyet Hükûmeti Türkiye’de bir kamu ihale reformu yaptı. Amacı, kamu ihalelerinin Avrupa’da yapıldığı gibi şeffaf ve kayırmacılıktan uzak olmasını sağlamaktı. İhalelerin partizanca ve kayırmacı değil, rasyonel ve ekonomik olması zorunlu kılınmıştı o dönemde. Ama şeffaf ve ekonomik ihale sizin işinize gelmediğinden “Ben istediğime istediğim ihaleyi veririm.” mantığıyla hareket etmeyi seçerek “Ekonomik yandaş yaratmadan iktidarda kalamam.” mantığını kabul ettiniz. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 5 Kasım 2014 yılında Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasında “Açık ve net söylüyorum: Sayıştay denetimi gözümüzü açtı. Sayıştay denetimi benim için olmazsa olmazdır, yol göstericidir. Denetimleri daha da iyileştirmemiz lazım. Elimden gelse Kamu İhale Kanunu’ndaki tüm istisnaları kaldırırım.” dedi. Ne oldu, biliyor musunuz? Bakanlığa veda etti. Yani iktidara geldiğiniz günden bugüne kadar iki yüz beş ayda İhale Kanunu’nda 187 defa değişiklik yaptınız, işe ve kişiye göre ihale yasası çıkarmada bir rekora imza attınız,dedi.