Aracına konulan bomba ile aramızdan koparılan basınımızın onurlu, dürüst ve cesur kalemi Uğur Mumcu’nun katledildiği 24 Ocak (1993) ile yine bir hain saldırı sonucu yitirdiğimiz; hukukçu, siyaset adamı ve yazar Muammer Aksoy’un katledildiği 31 Ocak (1990) tarihleri arası ülkemizde “Adalet ve Demokrasi Haftası” olarak anılmaktadır.
Gazeteci, aydın, hukukçu, siyasetçi, bilim ve düşünce dünyasından insanlara yönelen hain saldırılar, ülkemizde maalesef hep “faili meçhul” olarak kalmıştır. Hukuk kabul edilemeyecek bir şekilde cinayetlerin ve katliamların üzerine hep bir sır perdesi örtülmüş ve bu perde aradan geçen yıllara rağmen kaldırılamamış, üstelik hain saldırılara yenileri de eklenmiştir.
Ülkemizde yaşanan tüm kirli ilişkilerin ortaya çıkarılması için gece gündüz demeden çalışan, Cumhuriyetimizin ve Cumhuriyet değerlerinin açık tehdit altında olduğunu yazmaktan hiçbir zaman çekinmeyen usta gazeteci Uğur Mumcu, yaşamını Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine adamıştır. Yurtseverliği, cesareti ve azmi ile toplumun aydınlanması için her zaman doğruları yazan Mumcu, yıllar öncesinden bugünlere ışık tutmuştur ve yaşadıklarımız, onun haklılığını bir kez daha göstermiştir.
Ali Gaffar Okkan, görev yaptığı il ve ilçelerde her zaman halkın ve haklının yanında olarak, terör örgütlerine karşı başarılı mücadelenin örneğini ortaya koymuştur. Görev alanlarıyla ilgili örnek bir kişi olan Okkan, devletimizle ve halkımız arasında kopmaz derin bağlar kurmuştur. Son görev yaptığı Diyarbakır’da da yaptığı hizmetlerle, polisle halk arasında bir gönül köprüsü oluşturmuştur.
Mumcu ve Okkan’ın şahsında faili meçhul kalan cinayetlerde yitirdiğimiz tüm demokrasi şehitlerimizin ortak değeri ulusal bağımsızlıktır. Laiklik olmadan ulusal bağımsızlıktan söz edilemez. Dolayısıyla, tüm demokrasi şehitlerinin Cumhuriyetimize ve laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılıklarını ve gerçek anlamdaki yurtseverliklerini gelecek kuşaklara aktarmak en büyük görevlerimizden birisidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin kurucu önderi Atatürk’ün açtığı yolda, eşit, özgür, tam bağımsız ve adil bir gelecek için mücadele verirken yitirdiğimiz; Abdi İpekçi’den, Çetin Emeç’e, Muammer Aksoy’dan, Bahriye Üçok’a, Gaffar Okan’dan Necip Hablemitoğlu’na kadar nice demokrasi şehidimizi bir kez daha saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.