Çağdaş ve uygar insanların toplumda uymaları gereken kuralların olduğunu hepimiz biliriz. Sözümüz meclisten dışarı çağ dışı, ilkel Afrika kabilelerinden söz etmiyorum tabii! Eskilerin “Adab-ı muaşeret” dedikleri yazılı olmasa da toplumda herkesin bildiği görgü kuralları vardır.
Sözgelimi bir mal aldınız, onu kullandıktan bir hafta sonra iade edemezsiniz. Mesela bir gelinlik siparişi verdiniz, üzerinize göre dikildi. Yahut vitrindeki gelinliği beğenip satın aldınız. Bolluk varsa daraltılıp size göre hazırlandı. Sonuçta beğendiniz, aldınız, giydiniz. Bir hafta sonra “Kayınbabam beğenmedi!” diye iade edemezsiniz. Oh ne âlâ memleket! Düğününde giy, gelinliğin işi bitince iade et ve ödediğin parayı iste!
Bir kitap tanıtımına katıldınız. Kitabı beğenip satın aldınız. Hatta yazarına adınıza imzalattınız. İadesi mümkün olamaz. “Aklın neredeydi?” derler adama! Hele eve götürüp ailece okuyup yıprattığınız adınıza imzalanmış bir kitabı bir hafta sonra iade etmeye kalkmak akıllara zarar bir durumdur. Adap bilmemek kitap okuma alışkanlığıyla paraleldir bence! Hele emeğe saygı olayına hiç girmiyorum.
Başka bir örnek vermek istiyorum. Diyelim ki kütüphaneden veya bir arkadaşınızdan ödünç kitap aldınız. Yıpratmadan, lekelemeden okuyup en kısa sürede iade etmelisiniz. Bir yandan çayınızı içip börek çörek yerken yağlı ellerinizle kitap yapraklarını çevirmemelisiniz. Her işin bir adabı var elbette!
La Fontaine’in yazdığı ve Orhan Veli Kanık’ın çevirisini yaptığı, insanlara ders veren çok sevdiğim bir şiir vardır:
HOROZ İLE İNCİ
Horozun biri bir gün inci bulur;
Alıp onu kuyumcuya doğrulur.
Kuyumcu ne istediğini sorar.
O da der ki: “Bu galiba mücevher;
Al da bunu bana biraz darı ver:
O benim daha çok işime yarar.”
Bir cahile bir kitap miras kalır;
Cahil de hemen bu kitabı alır;
Yol üstündeki kitapçıya uğrar;
Der ki: “Bu kitabı vereyim sana,
Yerine sen üç beş kuruş ver bana;
O benim daha çok işime yarar.”
Allah bizleri yazarlarımızın, şairlerimizin kıymetini bilen aydın insanlarla karşılaştırsın! Bilgisi olmayıp da her konuda fikri olanlardan hepimizi uzak tutsun. Yolumuza hep aklıselim insanlar çıksın. Kitaplara da yazık, onlar da zinhar hoyrat ellere düşmesinler.