CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut,kadın cinayetlerinde iyi hal uygulanmamasına yönelik5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair KanunTeklifi’ni TBMM Başkanlığına sundu. Bulut, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı Türkiye’de artık kadınların “hak” mücadelesinin yanında “can” mücadelesi vermeye başladığını bildirdi. Bulut, can güvenliğinden yoksun kadınların, her an ölümle yüz yüze, korunmadan uzak yaşam ve ölüm arasında bir hayatı tercih etmek durumunda bırakıldığını kaydetti.
KADINLAR KATLEDİLİYOR
Kadınların kocaları, sevgilileri, babaları, kardeşleri, yakınları tarafından katledildiğin, sokak ortasında, evinde, sığındığı baba ocağında, hatta devlet korumasında ve sığınma evlerinde öldürüldüğünü kaydeden Bulut, “2019’un ilk 11 ayında en az 430 kadın öldürülmüş; bu ay ise cinayete kurban giden kadın sayısı 39 olmuştur. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2013 yılında 237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, 2017 yılında 409, 2018 yılında 440 kadın erkekler tarafından katledilmiştir” dedi.
TABLO ASLINDA DAHA VAHİM
Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet araştırmasına göre, ülke genelindeki kadınların %39’unun fiziksel şiddet, %15’inin cinsel şiddet yaşarken, %42’sinin iki şiddetten en az birini yaşadığını belirttiğini kaydeden Bulut, “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışının, baskı, utanma vb. nedenlerle şiddet gördüğünü kabul edemeyen kadınların da göz önüne alındığında tablonun daha vahim bir hal aldığını ifade etti.
YÖNETMELİKTE BOŞLUKLAR VAR
Bulut, “Ordu’da 20 yaşında üniversite öğrencisi Ceren Özdemir’in katledilmesinin bardağı taşıran son damla olmuştur. Ceren Özdemir’in katilinin bir çocuğu yaralamaktan aldığı 23 yıllık hapis cezasının 14 yılını tamamladıktan sonra 28 Ekim 2019’da yarı açık cezaevine alınması, 1 Aralık günü de yarı açık cezaevinden firar etmesi kanun ve yönetmeliklerdeki boşluğu da gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMIYOR
Türkiye’nin 2011 yılında altına imza attığı, 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde kadına şiddetin, “kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık” olarak tanımlandığını belirten Bulut, sözleşmenin 4. Maddesindeki “Taraflar herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır” ifadelerine dikkat çekti.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN İHLALİ
Kadına yönelik şiddetin, temel hak ve özgürlüklerinin ihlali olduğunu kaydeden Bulut, kadına yönelik şiddetin temelindeyse cinsiyete dayalı toplumsal rollerin ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerin yattığını vurgulayan Bulut, iktidar ve sözcülerinin kadın ve erkeği eşit görmeyen kabul edilemez zihniyetinin, kadını ikincilleştiren, kadının evi yeridir söylemi çerçevesinde kadını birey olarak değil de aile içinde tarif eden bakış açısının şiddeti artırdığını söyledi.
İNDİRİM UYGULANMASIN
CHP’li Bulut, “Hukuki boyutta ise kadın cinayetlerinde mahkemelerin kravat taktığı ve takım elbise giydiği, saygılı davrandığı için verdiği iyi hal indirimleri, haksız ağır tahrik indirimleri, katilleri cesaretlendirmekte, şiddeti körüklemektedir. Kadına yönelik şiddeti önlemek için var olan yasaların iyileştirilmesi önemlidir. Bu kanun teklifiyle kasten öldürme suçunun sadece mağdurun kadın olması saiki ile işlenmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması ve indirim uygulanmaması amaçlanmıştır” dedi.