Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Komisyonda görüşülmeye başlanan Hayvanları Koruma Kanunu’nun adının Hayvan Hakları Yasası olarak değiştirilmesini, can dostlar için yasanın özüne uygun olarak etkin adımlar atılmasını istedi. Doğadaki tüm canlıların, suyun, toprağın, ağacın ve havanın korunması gerektiğine dikkat çeken Barut, yaşam hakkına sahip çıkılmasını talep etti.
“ACILARDAN DERS ALIP BİR DAHA YAŞAMAYALIM”
Hayvanları Koruma Kanunu ve bununla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda değişiklikler yapılmasını öngören yasa teklifinin görüşmeleri, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda sürüyor. Tartışmalara neden olan teklifle ilgili komisyonda söz alan Ayhan Barut, “Ne yazık ki bu güzel ülkemizde bizler acılardan sonra o anki reflekslerle harekete geçeriz, neticede gereken dersleri almayız ve maalesef sonunda yine aynı acılarla kahroluruz. Bu adeta bize özgü bir kısır döngüdür. Ve yine üzülerek söylemek isterim ki; bu durum sürekli tekrarlanır durur. Biz acılarımızla yaşamak zorundayız? Elbette ki hayır!” dedi.
“BU TEKLİF YETERSİZ”
Yaşamı savunanların sesine artık kulak verilmesi gerektiğini ifade eden Ayhan Barut, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bilimi ve yaşamı savunanların taleplerine ne hikmetse kimse kulak asmaz. Gerekeni de yapmaz. Örneğin deprem olur, canlarımızı kaybederiz, toplumda etkin ve acil önlemler alınması konusunda talep yükselir, hemen ilgililer harekete geçtiklerini açıklar, bir süre sonra tüm bunlar olmamış gibi unutulur gider. Önlem konusu ise hep muallakta kalır. Ta ki, bir sonraki deprem acısını yaşayana dek… Aynı şey kadına şiddet konusunda da yaşanıyor, ne yazık ki çocuklara yönelik kabul edilemez kötülüklerde de… Benzer şeyleri bir çok konu başlığında yineleyebiliriz. Çocuk işçiliğinde de, maden facialarında da, tren kazalarında da, maganda dramlarında da… Az önce bahsettiklerimin arasında can dostlarımız hayvanlara yönelik örnekler de var. Patisi ve ayakları kesilmiş canlarımız yüreklerimizi dağlar ama sonuçta kimse aklıselimin çağrısına, ağacından böceğine, suyundan kuşuna, toprağından çiçeğine tüm yaşamı savunanların sesine kulak vermez. Hayvanlarla ilgili yasal düzenlemesi de buna benzer bir sürecin öyküsüdür aslında. Meseleye ne kadar yanlış baktığımızın bir diğer göstergesi de yasanın adında gizli mesela. Hayvanları Koruma Kanunu denilen şey zaten Hayvanları Korumama Kanunu sanki.. Teklifin bu haliyle bile ‘Yetmez ama evet’ diyeceğimiz yanları var. Ama gerçekten yetmez değerli arkadaşlar. Elimizi vicdanımıza götürelim, kamuoyunda yükselen sesi dinleyelim. Benzer acıları yaşamamak için, can dostlarımızı ve yaşamı savunalım, koruyalım.”
“YASANIN ADI DA DEĞİŞMELİ”
Hayvanlara yapılan kötü muamele ve cezaların etkisiz kalması nedeniyle, toplum vicdanının bu yasa çıktığından beri kanadığını aktaran Ayhan Barut, şöyle konuştu:
“Mevcut 5199 Sayılı Yasanın hükümlerinin etkisiz kaldığı açıktır. Biraz önce de söylediğimiz gibi bu yasanın adının hemen değiştirilmesi gerekiyor. Yapılması gereken, insanların olduğu gibi tüm canlıların hukuken haklarının olduğu gerçeğini kabul etmek zorundayız. Doğru olan da budur. Çünkü hak; hukuk düzeni tarafından korunan menfaat demektir. Yapacağımız yasal değişiklikle çağın ve vicdanın gereksinimine uygun adımlar atabiliriz. Can dostlarımızın haklarının güvence altına alınması ve her şeyiyle onların korunması zaruridir. Öyle bir yasal düzenleme yapmalıyız ki, savunmasız tüm canlıların doğasından kaynaklanan yaşamsal, bedensel ve özgürlük haklarının korunarak teminat altına alabilmeliyiz. Yaşanan acı olaylardan sonra adım atmak, kamuoyu oluşmasını beklemek yerine hukuki güvence sağlamalıyız. Bu ilk adımı yasanın adındaki koruma ifadesini kaldırıp hayvan hakları ifadesinin eklenmesiyle atabiliriz. Hayvanların yaşam hakları yasada kendisini bulmalı, bu hakkı tanımlaması ve yasanın adının da ‘Hayvan Hakları Yasası’ şeklinde yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Çünkü hak olmadan evrensel hukukun tesis edilmesi mümkün değildir. Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi örneği gibi tüm canlıların yaşamdan kaynaklanan doğal hakları olduğu kabul edilmelidir.”
“KÖTÜLÜKLER SON BULSUN”
15 Ekim 1978 tarihinde UNESCO binasında kabul Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi’ne sahip çıkılmasını isteyen Ayhan Barut, “Bu teklifle hayvanların eşya ya da mal olarak kabul edilmediği, canlı olarak ele alınması gibi takdir edilecek hususları bu düzenlemenin tüm kısımlarında tesis edelim. Bu teklifte hayvanlara kötü muamele, işkence, cinsel istismar gibi tüm kötülüklere yönelik ceza sürelerini ‘İşleyen hapis yatsın’ mantığıyla realiteye uygun hale getirip yükseltelim. Kimse bir cana kötülük edemesin artık” diye konuştu.