Eskiden çok ağırbaşlı, insanlara ve doğaya saygılı bir toplumduk. Ne zaman değiştik bilmiyorum. Biz böyle değildik. Kaba, sabırsız, bencil, öfkeli bir toplum olmaya mı başlıyoruz nedir! Son günlerde canımızı emanet ettiğimiz doktorlarımıza yönelik saldırılar bana bunları düşündürmeye başladı. İnşallah yanılıyorumdur. “Samsun’da Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde görev yapan Yılın Doktoru seçilmiş Op. Dr. Kamil Furtun, hastanede silahlı saldırıya uğradı. Ağır yaralanan doktor kurtarılamadı.” Haberini okuduğumda şok oldum.
Atalarımız her zaman doktorlara saygı göstermişlerdir. Padişahlık döneminde bile hekimbaşılarının görevde kalmaları hükümdarların sağlığıyla yakından ilgiliydi. Padişah herhangi bir hastalıktan vefat ederse hekimbaşı görevinden alınırdı. Yani padişahlık döneminde bile doktor öldürülmezdi. Tarihte astığı astık kestiği kestik zorbalar, kabadayılar bile her zaman doktorlarına saygı duymuşlardır.
Aslında doktorlarımıza sahip çıkmaktan öte önce kendimize, sonra insanlığımıza sahip çıkalım. Son günlerde doktor öldürmek adeta hobi haline geldi. Ata sporu desek değil. İlkel yaratıkların öfke patlamaları yetişmiş değerlerimizi bir bir yok etmekte… Neden öfkeliyiz? Öfkelendiğimizde herkesi öldürecek olsak bu işin sonu nereye varır acaba?
İlkel yaratıkların doktor kıyımları sürerse yakında doktorluk mesleği tarih olacak. Öfkelenerek doktorlarımıza saldırankişiler,doktorlarımızı öldürdükten sonradoktor bulamadıklarında hastalandıklarında acaba veterinerlere mi gidecekler? Bu durumda değerli veterinerlerimizin hayatı içinde endişe etmekteyim. Belki bulabilirlerse nalbanta giderler ama ona da çifte atacaklarından korkuyorum.
Doktor hastaya can veremez ömrü bittiyse… Aldığımız nefes bile sayılıyken doktor ne yapsın? Elinden geleni yapar;bildiklerini, tecrübelerini ve hastanenin bütün imkânlarını kullanır; kısaca gerekeni yapar. Mitolojilere göre Lokman Hekim ölümsüzlüğün ilacını bulmuşsa da Ceyhan nehri üzerinde yazdıklarını elinden uçurup kaybetmiş. O nedenle kusura bakmasınlar ölümsüzlük henüz bulunmadı. Doktorun yapabilecekleri bittiyse hastanın işi de Allah’a kalmıştır. Hangi doktor hastasını kaybetmek ister ki! Biz iyileştiğimizde onlar da bizimle birlikte sevinirler, hastalığımız ağırlaştığında bizimle üzülürler.
İnsanlığa adanmış hayattır doktorların hayatı… Siz belki ben merkezli yaşayabilirsiniz ama onların “ben” merkezli yaşamaları mümkün değildir. Dinlenmek istediğinizde yahut gece uyumadan önce siz telefonunuzu kapatabilirsiniz ama hiçbir doktor telefonunu kapatamaz. Çünkü her an bir hastasından telefon gelebilir. Tatilde bile kafa dinlemesi mümkün değildir. O, her yerde doktordur ve ölene kadar da doktor kalacaktır. Denize gitse boğulma tehlikesi geçirenlerle, yaylada ağaçtan düşenlerle, sinemaya gitse ayılıp bayılanlarlaözveriyle uğraşır.
Sağlık Bakanlığı şehirdeki büyük ilan panolarına (billboardlara) afişler asmış. Afişlerde bir ayı resmi… “Ben veterinerimi öldürüyor muyum?” diyor. İnsanlığımdan utandım. Hiçbir hayvan veterinerini öldürmeye çalışmıyor, biz insan olarak doktorumuzu öldürüyoruz. “Canım istedi. Zevk olsun diye öldürdüm.” diyebiliyoruz. Bu şekilde davranan bizler insansak bu işte bir yanlışlık olmalı. O halde hayvanlardan ders almamız gerekmekte…
Doktorlarımıza sahip çıkmadık, bir bir öldürüldüler, sustuk. Ayağımıza taş değse “Yetiş doktor!” diye bağırdık. Bu gidişle pek yakında imdat çağrımıza cevap verecek tek doktor bulamayacağız. Bu nedenle iş işten geçmeden veterinerlerimize sahip çıkalım. Olmadı, nalbantları gözümüz gibi koruyalım. Bu arada terzilerimize de sahip çıkalım. Çünkü ameliyat edecek doktor bulamadığımızda terzilere başvuracağız. Genel Cerrah bulamadığımızda mahalle terzisinde alacağız soluğu… Yaralarımıza sürfile, baskı, makine dikişi, kazayağı şeklinde dikişler attıracağız. Gerektiğinde yama da yapabilirler. Korkarım onları da koruma altına almamız gerek… Diş çektirmek için de berberlere başvuracağız. Kellik, cilt hastalıkları da berberlerin dalı olacak. Bu kez de sevgili terzilerimize, değerli berberlerimize yönelecek şiddet eylemleri…
Doktorlarımıza kıydık, bozuk para gibi harcadık onları… Vallahi benden söylemesi, yazdım, uyardım, olacaklara hiç karışmam bundan sonra… Ya doktorlarımıza özel koruma tahsis edersiniz, ya doktor öldürenleri müebbette mahkûm edersiniz, ya da -idama karşıyım ama- son çare görev başında doktorları öldürenlere özel idam cezasını getirirsiniz. Mutlaka ağır bir yaptırım uygulamak gerekiyor bence… Aksi halde veterinerler, nalbantlar, terziler, berberler de tehlikedeler.
Önce eğitim demeyin sakın! Hafızanızı bir yoklayın, öğretmenlere kıyalı çok oldu. Gencecik öğretmenlerimiz şehit oldular, milletimizi aydınlatalım derken gençlikleri yandı. Ateş de düştüğü yeri yaktı. Aileleri perişan oldu. Gereken önlemler her neyse bir an önce alınsın. Bu gidişatın sonu kötü görünüyor. Demedi demeyin.