TBMM KİT Komisyonu 28 Kasım 2018 tarihinde İller Bankası’nın 2015-2016 yılları hesap ve işlemlerinin denetimini görüşmüştür.
Komisyon üyesi HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz’ün komisyonda dile getirdiği konular şunlardır:
SON 2 SENEDİR HANGİ BELEDİYEYE NE KADAR HİBE VE YARDIM YAPILMIŞTIR?
“Hangi belediyelere ne kadar hibe ve yardım yapılmıştır? Bunu özellikle öğrenmek istiyorum, özellikle de son iki seneyi mutlaka görmek istiyorum. Belediyelerde bir önceki döneme ait yani daha önceki yıllara ait borçların, daha doğrusu kredi borçlarının, vesairenin yeniden ödenmesi sizler tarafından istenirken nasıl bir uygulama yapıyorsunuz? Yani yüzde kaçlık bir uygulama yapıyorsunuz, borç miktarına göre mi yapıyorsunuz, ödeme süresine göre mi yapıyorsunuz? Burada bir eşitlik uygulanıyor mu, eşit davranılıyor mu, onun bir kriteri var mıdır onu öğrenmek istiyorum.”
BELEDİYELERİN İLLER BANKASINA NE KADAR BORÇLARI VAR VE BU BORÇLAR HANGİ TARİHLERDE ALINDI?
“Belediyelerin biraz önce rakamları da verildi arkadaşlar tarafından İller Bankasına çokça borçları var. Hangi belediyenin ne kadar borcunun olduğu ve bu borcun hangi yıllarda alındığına dair bir çizelge de uzunca da olsa yazılı olarak sizden öğrenmek istiyorum.”
İLLER BANKASI, GENEL İDAREDEN ALDIĞI PAYI İLLERE DAĞITIRKEN NÜFUS BAŞINA DEĞİL İLİN İHTİYACINA GÖRE PAY DAĞITMALIDIR…
“Ülkemizin her tarafında belediyelerin özellikle altyapıyla ilgili ciddi sorunları var ama bazı bölgeler bunda çok daha fazla sorun sahibi. İşte, Karadeniz Bölgesi en çok sorun yaşanan bölgelerden bir tanesi, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu. Anadolu’nun diğer taraflarında da var ama yoğunluk buralarda olduğu için üç merkezi, üç bölgeyi dile getiriyorum. Hepsinin ciddi sorunları var altyapıyla ilgili ama bunun yanında gelişmiş olan, altyapı sorunu bulunmayan şehirlerimiz de var. İller Bankası, genel idareden aldığı payı dağıtırken nüfus başına bir pay ayırarak dağıtımını yapıyor. Bunu daha önceki dönemlerde bakanlıkların yaptığı toplantılarda da gündeme getirdik, bazı tekliflerde de bulunduk; en azından, bu durumun göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyorum. Neden düşünüyorum? Çünkü altyapı sorunu kalmamış olan, her şeyini çözmüş olan şehirler 1 lira alıyorsa hiçbir altyapısı neredeyse olmayan, çok sayıda sorunu olan şehrin de 1 lira alması şunu anlatır ki Türkiye, ne kadar gelişirse gelişsin, ne kadar ilerlerse ilerlesin, ne kadar ekonomik anlamda çağ atlamış olursak olalım bu şehirlerin arasındaki farkın giderilmesi mümkün olmayacaktır. Bu mümkün olmadığı zaman da adaletsizlik kendiliğinden gündeme gelmiş oluyor ve bu şehirlerde yaşayan insanlar kendilerinin dışlandığını, yok sayıldığını, kabul görmediğini, asli vatandaş gibi görülmediğini düşünmeye devam edecekler. Bunun önüne geçilmesi için sizlerin de bir çaba içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum, bunun için ifade ediyorum. Evet, biliyorum, bu yasal bir sorun, yasalarla düzenlenmesi gereken bir sorun ama sizlerin de bu konuda teşvik edici olabileceğinizi düşündüğüm için özellikle dile getirdim.”
İLLER BANKASI GENELLİKLE İKTİDAR PARTİSİNİ KOLLAYICI BİR TAVIR İÇERİSİNDE…
“Ben 1999 Martından 2004 Martına kadar Belediyelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptım. Belediye başkanlarımız Ankara’ya geleceklerini söyleyip beni aradıklarında her seferinde mideme kramplar giriyordu çünkü mutlaka İller Bankasıyla ilgili bir sorun vardı ve onu da benim çözmemi isteyecekler diye sıkıntılar yaşardım ve İller Bankasına gittiğimiz zaman, özellikle ilk zamanlar daha sonra da devam etti tabii ama yoğunluk ilk zamanlardaydı, daha önceki dönemlerde dört sene, beş sene tahsil edilmeyen payların, borçların daha doğrusu, yeni yönetimler seçildiğinde işte yüzde 50, yüzde 60, yüzde 40 oranında, en az yüzde 25’in altında olmamak kaydıyla kesinti yapıldığını öğrenirdik ve bunu gidermeye çalışırdık. Burada da çok ciddi bir sıkıntı yaşardık, şu anda da ben yaşandığını zannediyorum; kendim sorumlu değilim ama çeşitli belediyelerde bunun yaşandığını tahmin ediyorum. Herhangi bir proje önerdiğinizde İller Bankasının, bu projeleri değerlendirirken ve sonuç almak üzere karşınıza çıktığında genellikle eşit davranmadığını, iktidar partisi hangi partiyse -o dönem, ilk zaman başka parti vardı tabii, daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi oldu- hangi parti varsa İller Bankasının genellikle iktidar partisini kollayıcı bir tavır içerisinde olduğunu bariz olarak görürdük. Yani bunu şikâyet etmek hoşuma gitmiyor ama bunun böyle olduğunu çokça gördüğüm için net olarak ifade etmek istiyorum ve borçlanmaya kalktığınız zaman, kredi talep ettiğiniz zaman da benzer sıkıntıların yaşandığını biliyorum.
Aynı dönemde sekiz bakanlık o zamanlar belediyelere çeşitli şekillerde yardımlar yapardı. Bizim o zaman 37 belediyemiz vardı, 37 belediyenin hiçbir tanesine 1 liralık tek bir yardım yapılmadığını beş sene içerisinde kendi gözlerimle gördüm ama bunun yanında, iktidarda olan partilerin belediyelerine Sağlık Bakanlığından, farklı bakanlıklardan çokça yardımlar yapıldığını, hibeler yapıldığını gördüm. Örneğin, bir belediyemizin, 100 binin üzerinde nüfusu olan bir belediyemizin bir ambulans ve cenaze aracı ihtiyacı vardı -ismini vermek istemiyorum belediyenin- ben kendim de gittim o zaman, uğraştım bir hayli; buna rağmen böyle bir şey yapılmadı ama yanımızda çok daha küçük ama iktidar partisine ait olan bir belediye başkanının yönetiminde olan bir belediyeye hem ambulans hem itfaiye hem cenaze aracı verildiğini kendi gözlerimle gördüm.
Bunları yaşadığımız zaman tabii ister istemez sıkıntı duyuyoruz ve sıkıntı yaşıyoruz; bunların giderilmesi mutlaka gerekiyor. Merkezî idarenin görevidir ama dediğim gibi sizlerin de burada teşvik edici olmanızın gerektiğini düşünüyorum.
Bunları söyledikten sonra; şimdi, 2015 yılı raporlarında bir vergi kaybından söz ediliyor. Açıkçası bunu anlamadım, birkaç kez de okudum ama ya ben anlamakta zorlandım ya da açık yazılmadığı için anlaşılmadı. Belirtilen vergi kaybı ne kadardır ve bunun kaynağı nedir? Yani banka bir ticari faaliyet yürütmüyor bildiğim kadarıyla, aracılık ediyor bir nevi ama buna rağmen bir vergi kaybından söz ediliyor. Bunun kaynağının ne olduğunu merak ediyorum, anlayamadım ve bir de miktarı ne kadardır diye soruyorum.
Bir de belirli kurumlar uzman eleman alıyorlar ve bunu da genellikle KPSS dışındaki yöntemlerle yapıyorlar. Burada bir kriteriniz var mı, nasıl bir kriter uyguluyorsunuz bunu da öğrenmek istiyorum.”