Başkan Yalı: Gücümüz, nefesimiz yetmiyor… | Yeni Bizim Adana Gazetesi Web SitesiYeni Bizim Adana Gazetesi Web Sitesi

SON DAKİKA

Başkan Yalı: Gücümüz, nefesimiz yetmiyor…

Bu haber 19 Ekim 2020 - 16:00 'de eklendi ve 772 views kez görüntülendi.

Kozmikradyo Bab-ı Ali programı özel yayının konuğu olan, gazeteciler Hülya Ekmekçi, Pınar Aytekin ve Salih Güleç’in sorularını cevaplayan Adana Esnaf Sanatkarlar Odası’na bağlı Meyve ve Sebzeciler Esnaf Odası Başkanı Mesut Yalı, esnafın zaten zorla ayakta durduğunu ve koronavirüs pandemi sürecinde de birçok esnafın kepenklerini indirdiğini dile getirdi.

Oda olarak denetleme yetkilerinin olmadığını belirten Başkan Yalı, “Bir bakkal işyeri açmış, bir tek ruhsatı var, et satıyor, tavuk satıyor, sebze satıyor, tüp satıyor, ekmek satıyor, tekel satıyor. Belediyeye gidiyoruz, o bakkalın ruhsatı var, bir tane ruhsat yeterli, diyorlar. Peki, sigortalı işçisi var mı, yok. Bu işlerden anlayan, o reyonun başında duran insan var mı, yok. Kayıt desen yok, odaya kayıt desen o da yok. Bu konuya yönelik bizim gücümüz, nefesimiz yetmiyor” dedi.

Koronavirüs pandemi süreci tüm esnafı etkilediği gibi meyve ve sebzeci esnafını da etkiledi, bütün bu olumsuzlukların yanında bir de her mahallede bir marketin olması ve bu marketlerde satılan meyve ve sebzelerin olması daha da sorunu katladı. Biraz bu konulardan bahsedebilir miyiz, esnaf ne durumda?

Maalesef bu virüs sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın bir belası oldu. Bizim manav esnafımız kademeli olarak, restaurantla kapanınca, yiyecek içecek satış yerleri kapanınca çok ciddi şekilde etkilendi. İnsanların doğru bir şekilde evden çıkmamaya çalışmaları, çok kapalı yerlere girmemeleri, özelikle gıda alışverişlerini son 3-5 aydır internet üzerinden yapmaya gayret etmeleri, diğer esnafları olduğu gibi bizim esnafımızı da çok ciddi şekilde etkiledi, sıkıntımız çok büyük, inşallah bu belayı da tüm dünya olarak atlatırız.

Büyükşehir belediyesinin restaurant ve cafeler için başlattığı  “Akıllı menü” uygulaması sebze ve meyve esnafı için de uygun olmaz mıydı?

BELEDİYELER DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİNDEN KOPUKLAR

Belediyelerimiz çalışmalar yapıyorlar ama maalesef demokratik kitle örgütlerinden kopuklar. Böyle bir çalışma olduğunu inanın ben sizden duyuyorum. Herhangi bir Oda Başkanımız çağrılsaydı bizim haberimiz olurdu. Eğer bize sorsalardı biz elimizden gelen her şeyi yapardık. Esnaflarımızın adreslerini, telefonlarını veririz, zaten bu esnafların yüzde doksan beşi evlere servis yapıyor. Bütün manav arkadaşlarımız bir demet maydanozu 10. kata kadar çıkıyorlar, hiçbir sıkıntı yok, Adana’da o sıkıntıyı yaşamıyoruz.

Biz özellikle manav esnaflarımız bu hizmeti veriyorlar. Belediye ile koordineli yapmamız daha iyi olur. Hem vatandaş taze ve ucuz meyve yer, internet üzeri satışlarda ben görüyorum, korkunç fahiş fiyatlar koyuyorlar. Bu şekilde yapılan çalışmalar da birlik ve beraberlik olursa hem vatandaşın hakkını hem de esnafımızı korumuş oluruz.

Her sokakta bir market var, AVM’ler şehrin dışında olması gerekirken içinde ve bunların reyonlarında da sebze ve meyve var. Çerezci de bile sebze ve meyve satışı görüyoruz, sizin Oda olarak bu konuda bir yaptırımınız var mı, bu durumu engelleyebiliyor musunuz?

Bizim bu konuda çok uzun yıllardır mücadelemiz var, ancak gücümüz yetmiyor. Yasa gereği, Türkiye’de bu işin en başındaki insanlarımızın, devletimizin yayınladığı raporlar var. Türkiye’de üretilen sebze ve meyvenin yüzde altmışı çöpe gidiyor. Bu yüzde altmışı çöpe atan kim? Bunu biz devletimize anlatamadık. Belediyelerimize, milletimize anlatamadık. Bir manav esnafı aldığı malın bırakın yüzde ellisini, yüzde onunu atsa, on gün sonra işyerini kapatır. Bir semt pazarı esnafı tezgaha koyduğu malının yüzde onunu dökse, on gün sonra işini bırakır.

Ancak marketler böyle değil. Adana’da hemen hemen tüm bakkallar sebze satıyor. Biz bütün platformlarda bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim denetleme yetkimiz yok, Odayız ama denetleme yetkimiz yok. Marketlere gidin çöp kutularına bakın 4-5 kutu sebze ve meyvedir. Korkunç bir israf var burada, dikkatinizi çekerim.

GÜCÜMÜZ, NEFESİMİZ YETMİYOR

Bir bakkal işyeri açmış, bir tek ruhsatı var, et satıyor, tavuk satıyor, sebze satıyor, tüp satıyor, ekmek satıyor, tekel satıyor. Belediyeye gidiyoruz, o bakkalın ruhsatı var, bir tane ruhsat yeterli, diyorlar. Peki, sigortalı işçisi var mı, yok. Bu işlerden anlayan, o reyonun başında duran insan var mı, yok. 10 metre bakkal dükkanı var, dışarı 50 metre manav tezgahı koymuş. Kayıt desen yok, odaya kayıt desen o da yok. Maalesef Türkiye’de ki hiçbir Odamızın bu konuda yaptırım gücü yok. Çünkü 300-400 bin bakkal var, tamamı manav satıyor. Ama bizim manav esnafımız çok ilginçtir ki kabuklu ceviz satamıyor. Biz ne ekmek, ne tekel, ne bulgur, ne şeker satabiliriz, kabuklu ceviz bile satmaya yetkimiz yok. Gücümüz, nefesimiz yetmiyor.

Esnafın en çok muzdarip olduğu konulardan biri de vergi olayı, siz zaman zaman paylaşımlarınız oluyor basit usul vergiden bahsediyorsunuz, biraz açıklayabilir misiniz?

İki türlü vergi var, bir basit usul dediğimiz götürü usulü vergilendirme var, bir de gerçek usul vergi var. Büyük şehirlerde esnafımızın çoğunluğu gelir vergisi mükellefidir. Ben yıllardır bunu her platformda dile getiriyorum. Bazen bana mali müşavir arkadaşlar kızıyorlar ama ben de doğru bir şey söylüyorum. Bir gelir vergisi mükellefi yılda 3 bin lira muhasebeciye defter parası veriyor. En az bin, bin beş yüz arası vergi çıkıyor, dört bin, dört bin beş yüz lirayı buluyor. Bunun haricinde bizim gelir mükelleflerinin 28 kalem vergisi var. Stopajıydı, KDV’siydi, bir sürü vergi var. Bunun üzerine esnaf ne yapıyor, ya vergisini ödeyemiyor ya da vergisiz çalışıyor. Sadece Adana’da değil Türkiye’de binlerce vergisiz çalışan esnaf var.

ESNAF HANGİ BİR VERGİYİ VERSİN?

Çözüm çok basit, basit usul vergilendirme yapılacak. Daha önceden öyleydi, esnaf devletin belirlediği miktarı yıllık olarak ödüyordu. Bu ödemeyi de taksitle yapıyordu. Şimdi esnaf ne yapsın, yazar kasa mı alsın, pos makinesi mi alsın, geçici vergi mi versin, KDV mi versin, stopajı mı versin? Hangi birini versin? Basit usul yapın verginizi de alın. Ben esnafın vergi vermemesine de karşıyım. Şimdiki uygulamada 8 binin altındaysa vergi yok, hayır bunu da kabul etmiyorum. Verginizi alın, ne olursa olsun alın.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Basit usulde vergilendirilmek istiyoruz. Basit usul kapsamı dışında olduğumuz için vergi yükünün altından kalkamıyoruz. Bağ-Kur yükü hafifletilsin, bakkalın manavlık yapmasının önüne geçilsin. Biz çok şey istemiyoruz. Korona salgınıyla yüzleştiğimiz, canımızın yandığı bir dönemde sağlıklı ürünlerin de değerini toplum olarak anladık. Bu nedenle alışverişler manavdan yapılsın, esnaf toplumun bel kemiğidir, bunu unutmamak gerekir.

ÖZEL RÖPORTAJ- PINAR AYTEKİN