Hemen hemen her dönem Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri olan Adana’nın geleceği yok oluyor.
Ülke ekonomisinde ticaretin başkentlerinden biri olan, tarım üretimiyle adeta ülkeyi besleyen, tarımdan sanayiye geçişin yaşandığı ilk kent olan Adana kan kaybetmeye devam ediyor. Adana, Cumhuriyetin ilk yıllarında tarihin ilk fuarının gerçekleştiği, ilk özel bankaların kurulduğu bu muazzam toprakların sahibi, yanlış politikalar ve bu topraklara özgü yaşam anlayışıyla oldukça fazla güç kaybetti.
Geçmiş yıllarda (1987-2001 yılları arasında) kentte en hızlı büyüme ivmesi yakalayan sektör sanayi sektörü olmuştur. Adana sanayisi 1960’lardan başlayarak tarıma dayalı olarak gelişme göstermiştir. Adana, 1980’lere kadar Türkiye’nin ilk sanayileşen kentlerden biri olmasına rağmen bu tarihten günümüze kadar kent sanayisi arzu edilen gelişmeyi sağlayamamıştır.
YETERLİ TEŞVİK ALINAMAMIŞTIR
Yeterli yatırım teşviklerinin alınamaması, sanayi için gerekli ucuz enerji çalışmalarının yetersizliği, nitelikli işgücünün Adana dışındaki büyük illere gitmesi ve bunun yerine doğudan gelen vasıfsız göç, alt yapı hizmetlerinin yetersiz kalması, büyük firma merkezlerinin Adana ili dışına taşınması, mevcut sanayi tesislerinde görülen kurumsallaşmanın yetersizliği sanayinin gelişmesinin önündeki zayıflıklarıdır.
GÖÇÜN KENTE SORUNLARI OLDUKÇA FAZLA
Geçmişten günümüze Adana’nın bu kadar kan kaybetmesinin asıl sebebi ise, yapılan araştırmalara göre Adana ekonomisinin sorunlarının ortaya konulmasında göçün kente vermiş olduğu sorunlar ilk sırada olduğu dikkat çekmektedir. Göç olgusu bir kentin sanayisini, ticaretini, kültürünü olumsuz yönde etki ederken, sayısının ağırlığına göre ve modern bir kent dokusunun oluşumunu engeller.
GÖÇ YIĞINI YAŞANDI
1990’ların başlarından itibaren Adana, başta Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden ve çevre illerden yoğun bir göç dalgasına maruz kalmıştır. Çok kısa süre içerisinde yaşanan göç yığını başta alt yapı sorunları olmak üzere, eğitim ve sağlık alanındaki kaynak yetersizliğine, elverişsiz yaşam alanlarının ve gecekondulaşmanın oluşmasına, en önemlisi de kırsaldaki işsizliğin kentleşmesine neden olmuştur.
YETERİNCE ENTEGRE OLUNMADI
Adana sanayisi ve ticareti bölgesel bazda kalmış ve uluslar arası piyasalara yeterince entegre olamamıştır. Bu durum kentteki girişimcilerin mentalitesi, vizyonu ve eğitim durumuyla yakından ilişkilidir. Girişimciler bölgedeki kazancı kendilerine yeterli görmüş; rekabet, markalaşma ve kurumsallaşma kavramlarına uzak kalmışlardır.
TARIMDA OLDUKÇA FAZLA SORUNLAR VAR
Geçmiş yıllarda bir zamanlar Adana’nın olmazsa olmazı tarım sektöründe de oldukça fazla sorunların olduğu tespit edilmiştir. Adana’da yaşanan iklimin tarım için uygun, toprakların son derece verimli olması ve yılda birkaç ürün alınmasına rağmen arazilerin miras ve devir yoluyla küçülmesi ve tarımsal üretim planlamasının yapılmaması nedeniyle tarım sektöründe önemli üretim kayıplarına neden olmuştur.
TOPRAKLARIN ETKİN KULLANIMI ENGELLENMEKTEDİR
Yanlış tarım politikaların uygulanması, çiftçiyi hangi ürünü üretmeye yönlendirecek hiçbir plan, program ve yönlendirici kurum bulunmamaktadır ve toprakların etkin kullanımı engellenmektedir. Yaşanan göçün yanında plansız imarlaşma, sanayi ve kamu sektörü yatırımlarının verimli toprak alanları üzerine kurulması, tarım arazilerinin yapılaşmasına ve tarım dışı kullanılmasına yol açmıştır.
TURİZM POTANSİYELİNİ FARK ETMİYOR
Adana turizm açısından da oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak kent bu potansiyelin farkında değildir. Sahip olduğu doğal güzellikleriyle, kültürel mirasıyla, yaylalarıyla ve sahil şeridiyle Adana turizm açısından oldukça muazzam bir ildir. Kentin tanıtımı ve reklamı konusundaki yetersizliği sektör için gerekli olan dış kaynaklı kredi bulunmasını ve yabancı yatırımcılarla gelmesini büyük ölçüde engel olmuştur. Tarihi eserlerin yenileme çalışmaları kaynak yetersizliği nedeniyle ihmal edilmiş tarihsel kentsel doku yok olma noktasına gelmiştir.
GELECEĞİN ADANA’SI OLUŞTURULMALIDIR
Oldukça yaralar alan Adana ilinin gelişmesi, sağlıklı ve dengeli bir biçimde kalkınması, kalkınma strateji ve planlarına toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla gerçekleşir. Kamu sektörü, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve üniversiteler vb. kuruluşlar arasında işbirliği ve koordineli bir çalışma gereklidir. Geleceğin Adana’sını oluşturmak için herkese ve her kuruma görevler düşmektedir. Adana ekonomisinin tüm eksikliklerine ve açmazlarına rağmen altyapı ve kaynakları itibariyle gelişmeye, başka bir ifade ile eski günlerine dönerek yine öncü bir kent olmaya müsait şartlara sahiptir.
ARAŞTIRMA – İNCELEME- PINAR AYTEKİN