Yine bir 19 Mayıs daha… Kurtuluş Savaşımızın başladığı 19 Mayıs 1919’dan sonra her yıl daha da artan bir sevgiyle bağlanıyoruz Mustafa Kemal’e… Vaktiyle üç kıtaya hükmetmiş bir imparatorluğun enkazından çağdaş, aydınlık, yenilikçi koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti kuran asrın liderine hayranlık ve minnet duyguları içindeyiz.
Yüce Atatürk gençlere çok güvenmiştir. Gençliğe Hitabesinde onlara seslenirken ülkenin hangi zor koşullar içinde bulunacağından söz etmiş, muhtaç oldukları kudretin de damarlarındaki asil kanda olduğunu vurgulamıştır. Atatürk’ü anlamak özellikle yeni yetişen nesiller için çok önemlidir. Atamız “Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yükseltecek ve yüceltecek olanlar sizlersiniz.” demişti. Bizler Atatürkçü aydın öğretmenlerimiz sayesinde bu bilinçle yetişmiş bir nesil olarak çok şanslıyız. Yetmişli yılların Atatürk Gençliği olarak Cumhuriyetimizi yaşattık, yüceltmeye çalıştık. Öğretmen olduğumuzda da “Muallimler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” sözünü düstur edindik. Şahsen Atatürkçü, cumhuriyetçi ve demokrasi aşığı aydın bir eğitimci olarak öğrencilerimi de Atatürk ilkeleri doğrultusunda yetiştirmeye çalıştım. Şu an birer yetişkin olan eski öğrencilerimi gördükçe başarılı olduğumu anlıyorum ve haklı olarak gururlanıyorum.
Atatürk’le savaşan uluslar bile ona hayran olmuşlar ve bu hayranlıklarını çok kez çeşitli şekillerde dile getirmişlerdir. Belçika’nın Eski Büyük Elçisi : “Atatürk’ün ölümü, yalnız Türkiye için değil, bütün dünya için de derinliği ölçülemez bir kayıptır.” demiştir. Alman Yazar HansFroembgen:
“Eğer bugünkü Türkiye, dünya savaşından sonraki Avrupa’nın herhangi bir memleketinde daha fazla ileri gitmişse, bunun en büyük sebebini yeni Cumhuriyetin Başkanının dehasında aramalıdır.” sözleriyle Atatürk’ün dâhiliğini ve dehasıyla milletinin yazgısını değiştirdiğini vurgulamıştır. Alman ‘Germania Gazetesi’ ise “Atatürk, yeni Türkiye’nin yaratıcısı olduğu kadar ulusunun eğiticisi ve yetiştiricisi olmuştur. Atatürk, kişiliğinin kuvvetiyle milletleri içten ve dıştan değiştiren savaş şefleri arasında özel bir yer tutacaktır. O, yeni Türkiye’nin yaratıcısı ve kurucusu olmuştur. Yakın doğunun şimdiki çehresini bu adam tespit etti.” diye yazmıştır.
Son zamanlarda Atatürk düşmanlığı aldı başını gidiyor. Bir kez düşünseler acaba Atatürk olmasaydı Türkiye olur muydu? Ülkemiz işgal altındaydı. Yedi düvele karşı savaştık içimizdeki özgürlük aşkıyla Atatürk önderliğinde… Çok ilginçtir ki başka uluslar Atatürk’ün kıymetini bizden daha çok idrak etmişlerdir. Dünyanın pek çok ülkesinde onun heykelleri dikilmiştir. Dünyadaki pek çok ülke Atatürk’ün büyüklüğünü idrak etmiş ve heykellerini dikmişken, caddelerine, sokaklarına, parklarına onun adını vermişken bazı kesimlerin Atatürk düşmanlığını anlamakta zorlanıyorum.
2014 Haziranında Azerbaycan’a gittiğim zaman Atatürk adını caddelerde ve sokaklarda görmek beni oldukça heyecanlandırmıştı. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Atatürk Parkı da var. Bir sosyal paylaşım sitesinde gördüğüm Arjantin Devlet Pulunun üzerindeki Atatürk portresi de Atatürk sevdalısı bir Türk olarak beni çok gururlandırmıştı. Türkî cumhuriyetlerde Atatürk adı caddelere, parklara verilmiş ve heykelleri dikilmiştir. Kazakistan Astana’da da Atatürk heykeli; Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta Atatürk Meydanı vardır. Dünyadaki Atatürk anıtları saymakla bitmez.
Hepsinden önemlisi Atatürk sevgisi kalbimize öyle yerleşmiştir ki heykeller, anıtlar depremlerden, sellerden ve başka doğa olaylarından etkilense de içimizden asla çıkmaz.
Sevgili Atatürk’üm açtığın yolda, gösterdiğin hedefte hiç yılmadan yürüyoruz. İlkelerinin ve devrimlerinin ışığı yolumuzu aydınlatmakta… 19 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla çıktığın zorlu yolculuk Yeni Türkiye’nin kurulmasını sağlamıştı. Bizim yolculuğumuz ise kurduğun cumhuriyeti sonsuza dek yaşatma yolculuğu olarak ebediyen sürecektir.
Atam, doğum günün de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız da kutlu olsun.
