İşte yine bir 14 Şubat dayatması daha geliyor. Haftalar öncesinden insanların beynine sinyaller yollanmaya başlandı. Sonradan icat edilen bir gün… Yamalık gibi yapıştırdılar 14 Şubatı kutladığımız özel günlerimize… Sevmenin günü olur mu hiç!
Mütevazı kutlamalara sözüm yok. İnsanların tercihlerine saygım var. İsteyen kutlasın. Abartmaya gerek yok. “Kocişkomun hediyesi!” diye sosyal paylaşım sitelerinde gösteriş yapmaya gerek yok hanımlar… Aranızda kalsın.
Millet aç ve işsizken, “Çocuklarım aç!” diye bir baba kendini yakarken bir de pırlanta reklamı yapıyorlar ya sinir oluyorum. “Pırlanta her kadının hakkı!” Sloganları da bu! Her kadın pırlantayı hak ediyorsa bedava dağıtsınlar madem… Sanki her şey tamam da pırlantamız eksik!
İşsizlik had safhada… Zamlar bizi bunalttı. Nefes alamıyoruz. Doğal gazın düğmesini çevirmeye korkuyoruz. Elektrik de pahallılaştı iyice… Faturaları ödeyince maaş bitiyor. Aldığımız maaş boğazımıza yetmiyor. Aç yaşanmıyor. Bu yüzden özellikle emekliler pazar dağıtılırken yerlere dökülen sebzeleri, meyveleri topluyorlar.
Biz kadınlar huzur istiyoruz. Eşi, sevgilisi, babası tarafından dövülen, öldürülen bir kadın olmak istemiyoruz. Sevgiden evvel saygı bekliyoruz. “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.” Sözünü unutun artık!
“ Saçı uzun, aklı kısa!” demeyin bize… Sizin saçlarınız da epey uzun hani! “Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.” demişler. “Elinin hamuruyla erkek işine karışma!” derken sizin de elleriniz hamurlu… Pastacılık, aşçılık size de hamur bulaştırmış. Neyse siz- biz diye ötekileştirmeyelim birbirimizi…
Kadınların ezilmediği, üzülmediği, dövülmediği, öldürülmediği nice mutlu günlere! Kadınlar, pırlantaya ihtiyacınız yok, hepiniz birer pırlantasınız. Sevgiler…