Demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarından biri düşünce ve ifade özgürlüğüdür.
Halkın doğru haber almasını sağlayan, gerçeklere ayna tutan basın toplumun gözü, kulağı ve vicdanı konumundadır.
Yasama, yürütme, yargıyı kamu adına denetleyen 4. güç olan basın ne kadar özgürse ülke demokrasisi de o kadar güçlüdür.
Ancak bugün Türkiye’de, böyle bir tablodan söz etmek mümkün değildir.
Ülke olarak medyanın, baskı ve sansürü en ağır olarak yaşadığı karanlık bir dönemden geçmekteyiz.
İktidar eliyle halkın haber alma özgürlüğü engellenmekte, gerçekleri duyurmaya çalışan gazetelere ağır sansürler uygulanmakta, vergi müfettişleriyle tehdit edilmektedir.
Gazeteciler sadece mesleklerini yaptığı için suçlanmakta, mahkemelerde yargılanmakta, hedef gösterilip haksız gerekçelerle tutuklanmaktadır.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporuna göre Türkiye bugün 142 tutuklu gazeteciyle dünyada üçüncü, basının özgür olmadığı ülkeler arasında 157. sıradadır.
İktidarın teşvik ve denetimiyle tek sesli yayın yapan havuz medyası ise halka gerçekleri anlatmaktan uzak, adeta iktidarın borazanı niteliğindedir.
Tüm bunlara rağmen, toplumun doğru bilgilendirilmesi, aydınlatılması gibi kutsal bir görevi yerine getiren gerek yerel, gerek ulusal, yazılı ve görsel basındaki basın emekçileri, kamuoyuna haber ulaştırmak için zor şartlarda gece gündüz emek harcamaktadır.
Kalemini halk için, toplumu doğru bilgilendirmek için, gerçekleri duyurmak için kullanan, gerçeklerin peşinden koşan gazetecilerimizin ve basın emekçilerimizin, 10 Ocak Çalışan/Çalışamayan Gazeteciler Günü’nü kutluyor sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum.